21 Mart 2017 Salı

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ - Abbas Gökçe

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Düşman sarmış her yanı, gökte kara bulutlar;
O yokluklar içinde kaybolmuştu umutlar!..
Yedi düvel birlikte yüklenmişler boğaza;
Aldırmadan mevsime, bakmadan kışa, yaza.
O amansız düşmanlar kıyımıza varmıştı;
Bomba, tüfek, top sesi her tarafı sarmıştı!..
Siperinde Mehmetçik; Allah, Allah sesi var;
Mühimmatı değildi, düşmanlarınki kadar!..
Kalpte vatan sevgisi, en büyük güçtü ona;
Bu uğurda şehitlik elbet bir hiçti ona!..
Al bayrağın üstünde şanlı yıldız ve hilâl;
Conk Bayırı, cephede yine Mustafa Kemal!..
Dokuz yüz on beş yılı ve martın on sekizi;
Bir ferahlık kapladı; yeri, göğü, denizi!..
Türk gücüyle inledi o gün mağrur düşmanlar,
Zafer marşı dinledi o gün mağrur düşmanlar...
Görmemişti tarihler böyle çetin bir savaş;
Yüz binleri püskürttük bir gecede arkadaş!
O yokluklar içinde harikalar yarattık;
Mağlup edip düşman›, cehenneme fırlattık!..
Kimi öldü denizde, esir düştü kimisi;
Düşmanları bir anda vurdu “Nusrat Gemisi”!..
Zafer öyle büyük ki, buna paha biçilmez;
Bütün dünya öğrendi “Çanakkale geçilmez!..”
Abbas GÖKÇE

18 Mart 2017 Cumartesi

18 BEYİTTE 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ

102. YILINDA, 18 BEYİTTE 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ...
ŞEHİTLERİMİZİN ANISINA SAYGIYLA.
Bir haykırışla dünya, oynamıştı yerinden
Ders almıştı milletler Türklerin zaferinden
Tek bir yürek gibiydi; Trakya, Anadolu
Asrın şanlı sayfası olmuştu Gelibolu
Setler çekiliyordu, ilden Kilitbahire
Ve boğaz daraldıkça, benziyordu nehire
Ulu bir duvar oldu, kıyıda Conkbayırı
Çözemedi düşmanlar bu zekayı, bu sırı
Yüzen bir efsaneydi Nusret Mayın Gemisi
Oldu tüm tayfasıyla bu vatanın hamisi
Askere yatak döşek, olmuş iken siperler
Şanlıydı vatan için vuruşan o neferler
Vardı koca yürekler, silah olmasa bile
Düşmana cephe dardı, Türklereyse nafile
Vatan için verirken, Türk cengaver el ele
Onsekiz Mart Onbeşte şahlandı Çanakkale
Duyuldu her cepheden, Seyit’in top atışı
Güç verdi askerlere, gemilerin batışı
Düşüp şehit olurken, asker “Kınalı Ali”
Bir sembol oluyordu O’nun bu en son hali
Savaşırken düşmanlar sömürgenler adına
Vatanını savunan Türk erdi muradına!
Birer süngü olmuştu askerlerin bakışı
Ürkütmüştü düşmanı tepelerden akışı
Ölmeyi emretmişti bir muzaffer komutan
Cephede vatan için özdeşti bayrak ve kan
O gün o cephedeki, Yarbay Mustafa Kemal
Atamız sayesinde sağlandı bu istiklal
Bu vatan toprağında şehitlerin kanı var
Bu kanlarla kovuldu emperyalist canavar
Kutsaldır bu ülkenin her köşesi, her yanı
Belgedir buna şanlı, Çanakkale Destanı
Harcı kanla karıldı mümtaz Cumhuriyetin
Çok ağırdır hesabı her bir kötü niyetin
Böyle büyük zaferler atalardan hediye
Var olmalı bu yüzden, vatanımız Türkiye!
Hürdemi Nevzat Bayramoğlu

30 Kasım 2016 Çarşamba

Söz Yazarı ve Şair "ŞAKİR SUSUZ", 26 Kasım 2016 - Cumartesi Günü Ankara'da Vefat etti.

SÖZ YAZARI, ŞAİR: "ŞAKİR SUSUZ"
Abdullah Çağrı ELGÜN

Yozgat/Akdağmadeni/Oluközünün serin dağlarında doğan SUSUZ’u İLESAM’da bir şiir dinletisinde tanıdım. Yakışıklı, iyi giyinen giydiğini kendisine yakıştıran yiğit bir Türkmen şairiydi. Bana şiir kitabını takdim ederken, bir dörtlük okumayı da ihmal etmedi.
Dostluğumuzun ilk adımları böyle başladı. Sonraki günlerde gittiğimiz Şiir şölenleri, İLESAM’daki şiir faaliyetleri ve her aktiviteye katılmada gösterdiği gayreti de bizi bir birimize daha da yaklaştırdı.
Benim hafta sonları Kayseri’ye gidip gelmelerimdeki olay ve durumları hemen telefon ile nakleder: “Çağrı, biliyor musun neler kaçırdın. Bak sana anlatayım!..”diyerek konuya kahkahalar ve neşe içinde  haftalık  geçen olayları heyecanla naklederdi.
Her yazdığı şiiri birkaç kişi ile mütalaa etmeden görücüye çıkarmaz, çok çok kafasını meşgul eden bir durum olduğunda mutlaka beni arar ve bana bu konuyu danışmak ve mütalaa etmek istediğini belirtirdi. 
Bazan ben kendisini aradığımda da: “Nerdeyim biliyor musun? Ben Oluközü’ndeyim. Bağların bahçelerin arasında dinleniyorum. Burada küfür küfür rüzgar esiyor. Temiz hava bol gıda: yoğurt, süt…Oooo!.. daha neler!..” derdi
Şiirlerinin tashihi, eleştirisi, eksikliği konusunda asla bir kompleksi yoktu. Şu bölümü olmamış, şurasını şöyle düzeltelim dediğimizde de mutlak dikkate alır. Düzeltir yeniden bana okur, bir eksik var mı diye tekrardan sorar ve şiirini biraz daha düzenleyeceğini veya bir kaç hafta ay geçmesini bekler veya tamamlamış hisseder ise bir besteciye taktim edeceğini söyleyerek ayrılırdı. Son zamanlarda kendisine Mustafa Nevruz SINACI’ya bir site yaptırmış orada şiirlerini ve kitaplarını tanıtmaya çalışıyordu. Kendisi de hanımı da rahatsızlanmıştı; fakat buna rağmen hastalığından asla söz etmez, yakınmaz, bunları bir dert gibi görme alışkanlığını hiç görmedim.
Şen şakrak, hayat dolu, adam gibi bir adam olan SUSUZ, düşündüğünü hiçbir şekilde söylemekten çekinmez, düşündüğü gibi yazar, yazdığı gibi de düşünür, realist bir şairdi. Şiirleri Karacoğlan, Gevheri, Aşık Ömer, Seyrani tarzlarını yansıtsa da şiirlerindeki açıklık, candan ve düşündüğü gibi açık saçık söyleyişi açısından bakıldığında, daha çok devrimizin KARACOĞLAN’ı diyebileceğimiz bir tarzı yansıtmıştır.

Şiirlerinde güzelliklere, güzellere, sevgiliye ve beşerî AŞK’a duyduğu özlem yaşayan şairlerce biraz aşırı karşılansa bile SUSUZ gerçekçidir. Onun çekinecek, gocunacak, korkacak ve ürkecek bir tarafı yoktur. Ne ise odur. Düşündüğünü yazmaktan, yazdıklarının arkasında durmaktan asla çekinmez. Doğru, dürüst ve fiiliyat adamıdır. Gördükleri güzellere iltifat etmekten, övmekten, ona anında yakışan, öven, cezbeden bir şiir yazmaktan ve hemen oracıkta muhataba okumaktan asla çekinmez. Samimiyet yüklü, sözü, özü bir, mert ve civan bir şairdir.
Herkes ile olmasa bile değerli bulduğu, değer verdiği bay ve bayanlara yaklaşmak isteği, onlar ile sohbet ve görüşlerini çekinmeksizin iletme tavır ve davranışı kendisini tanımayan bazı cahil, kıskanç ve ondan daha eksilikler için yanlış anlaşılsa bile pek aldırış etmez. Hak bildiği yolda adım adım ilerlemekten çekinmeyen gerçek bir insan ve rint bir şairdi…

Kendisini, rahmet ve minnetle yad ediyorum. Türk Edebiyat tarihi, Türk Edebiyatı, İLESAM ve üyesi bulunduğu kuruluşlar çok değerli, bir şairini, edebiyat insanını yitirmiş olmanın bahtsızlığını, her vakit duyacak ve her vakitte hissedecektir…
Türk Edebiyatının ve tüm şair ve yazarların başı sağ olsun diyor, kendisine Allah’tan rahmet yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.







10 Kasım 2016 Perşembe

A T A T Ü R K - Rasim Köroğlu

ATATÜRK

Uygarlık denilen yüce hedefe,
Varmayı öğretti bize Atatürk.
Çağdaşlık yolunda şana, şerefe,
Ermeyi öğretti bize Atatürk.


İşgal edilince yurdun her yanı,
Bin düşmanı yendi Türk'ün bir canı,
Alıp ele yeni baştan vatanı,
Kurmayı öğretti bize Atatürk.


Biri hilal oldu, biri yıldızı,
Bayraklaştı yurdun oğulu, kızı,
Bayrağımız için al kanımızı,
Vermeyi öğretti bize Atatürk.


İlkeleri birer sarsılmaz kaya,
Devrimler yapıldı arka arkaya,
Dostluğu barışı milli halkaya,
Örmeyi öğretti bize Atatürk.


Umutla bakarken gelecek güne,
Bağlanıp kalmadık geçmişe, düne,
Kafayı daima ilime, fen’e,
Yormayı öğretti bize Atatürk.


Bilimin ışığı açarken yolu,
Bilgiyle ışıdı şu Anadolu,
Sevgiyle öksüzü, yetimi, dulu,
Sarmayı öğretti bize Atatürk.


Çokları düşündük, bakmadık aza,
Hizmet için koştuk hep yurdumuza,
Kadın, erkek her gün omuz omuza,
Durmayı öğretti bize Atatürk.


Eğitim verirken yaşlıya, gence,
Gençler oldu yarın için güvence,
Okullar bir demet, çocuklar gonca,
Dermeyi öğretti bize Atatürk.


Bilimde, teknikte kalmadık geri,
Harcadık emeği, akıttık teri,
Cehalet denilen paslı çemberi,
Kırmayı öğretti bize Atatürk.


Yollar yapılırken ovaya, dağa,
Kalkındı ülkemiz baştan ayağa,
En önde koşarak gelecek çağa,
Girmeyi öğretti bize Atatürk.


Yaşatacağız biz seni elbette,
Bu canlar durdukça kemikte, ette,
Tüm güzellikleri Cumhuriyet'te,
Görmeyi öğretti bize Atatürk.

Rasim KÖROĞLU

6 Ağustos 2016 Cumartesi

GÖRDÜKLERİMİZ (ŞİİR - HALİL SOYUER)

GÖRDÜKLERİMİZ
                                           ---İsmail KARA---
Ünlü şair Halil Soyuer (1921-2004)’in bir şiiri dikkatimi çekti.
Ve bu gün köşemi o şiire ayırıyorum. İşte o şiir:”Gördüklerimiz”:


Siyasette menfaat dönemi başlayalı
Kıçlarında pislikle gezen insanlar gördük
Bu mukaddes vatanın yüce itibarını
Ayak altına alıp ezen insanlar gördük

Ezen insanlar gördük attığı imzasını
(R) diye savunuyor alfabenin (A) sını
Vatanın bağrındaki şu terör belasını
İnsan hakları diye yazan insanlar gördük

Yazan insanlar gördük bin derdi bir gösterip
Rüşvetin beylerine evinde yer gösterip
Milletin gözyaşını alnında ter gösterip
Memleketin işini bozan insanlar gördük

Bozan insanlar gördük yalan beyanlarıyla
Gülenleri izledik şehidin kanlarıyla
Mehmetler vatan borcu öderken canlarıyla
Onlara diş bileyip kızan insanlar gördük

Kızan insanlar gördük polisin coplarına
Milyarlar sığdırdılar pantolon ceplerine
Gizli yerlerindeki menfaat kaplarına
Dolar resimlerini çizen insanlar gördük

Ezen insanlar gördük fakiri fukarayı
Ne çabuk da buldular rüşvet ile arayı
İğrenç tırnaklarıyla kanatarak yarayı
İhanetin bağını çözen insanlar gördük

Çözen insanlar gördük iplerinden grevi
Enflasyon ateşiyle yaktılar her bir evi
Vatanı savunurken en mukaddes görevi
Yapanlara saldırıp kızan insanlar gördük

Kızan insanlar gördük (Yes) ile (Mersi) ile
Okullarda okuyup devletin bursu ile
Ekranlardan taşarak militan hırsı ile
Devletin aleyhinde gezen insanlar gördük

Artık yeter SOYUER lafı uzattın fazla
Millet kan ağlıyorken bunlar oynuyor sazla
Siyaset ipindeki bir yığın hokkabazla
Milletin derisini yüzen insanlar gördük